Rewşan’dan Kocaeli ve Londra’da İki Büyük Konser – Biletler Satışta!

TarihSaatŞehir – MekânBilet Linki
3 Ekim 202520.00KOCAELİ KONSERİ:
Derince Belediyesi Gösteri Merkezi
Biletix – Rewşan Kocaeli
7 Aralık 202519.00 (GMT)LONDRA KONSERİ:
Islington Assembly Hall
DICE – Rewşan London

“Hinar” ile Gelen Yepyeni Bir Yolculuk

Rewşan, tamamı kendi sözlerinden oluşan son albümü “Hinar”ı ilk kez sahnede dinleyiciyle buluşturacak. “Ax Lê Wesê” (2018) ile başlayan solo kariyerini “Tov” albümüyle dünya listelerine taşıyan sanatçı, “Live Session” kayıtları ve 2023–2024 Avrupa turnelerindeki kapalı gişe konserleriyle modern Kürt müziğinin küresel yüzü hâline geldi.

Kürtçe Müziği Deneyimlemek İçin Eşsiz Fırsat

Bu iki tarih, yalnızca birer konser değil; Kürtçe’nin tınısını, sözlü geleneğinin derinliğini ve çağdaş sahne enerjisini aynı anda hissetme daveti. Rewşan’ın güçlü yorumu, etnik enstrümanlarla elektronikleri buluşturan orkestral düzenlemeler ve dinleyicinin belleğinde iz bırakan sahne tasarımı, sizleri “evde kulaklıkla dinlemekten” bambaşka bir noktaya taşıyacak.

Neden Gitmeliyim?

Bilet Nasıl Alınır?

Not: 6 yaş altı katılımcılar kabul edilmiyor, geç gelenler koltuk garantisini kaybedebilir.

Son Söz – Sahneyi Kaçırmayın

Kürt müziğinin yükselen yıldızı Rewşan, 3 Ekim’de Kocaeli’yi, 7 Aralık’ta Londra’yı Kürtçe melodilerle sarmaya hazırlanıyor. Bu konserler, Kürtçe müziği deneyimlemek için benzersiz bir fırsat; hem kültürel hafızayı tazelemek hem de ulusal bir ses dalgasına ortak olmak isteyen herkesi bekliyor.

Biletler tükenmeden yerinizi ayırtın, “Hinar”ın canlı yankısına siz de katılın!

Şivan Perwer: Kürtlerin Sesi, Müzik ve Sanatla Direnişin ve Uyanışın Simgesi

Şivan Perwer, Kürt müziğinin gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biri olarak kabul edilir ve Kürt halkının kültürel ve siyasi uyanışında eşsiz bir yere sahiptir. Asıl adı İsmail Aygün olan Perwer, 23 Aralık 1955 tarihinde Türkiye’nin Şanlıurfa iline bağlı Viranşehir ilçesinde doğdu. Genç yaşlarında müziğe olan tutkusu, Kürtçe şarkıları ve eserleri aracılığıyla onu kısa sürede hem Kürt halkının hem de uluslararası toplumun dikkatini çeken önemli bir figüre dönüştürdü.

Perwer, sanat yaşamına başladığı ilk yıllardan itibaren eserlerinde Kürtlerin maruz kaldığı baskıları, asimilasyonu ve direniş ruhunu cesurca dile getirdi. Bu siyasi ve kültürel vurgular nedeniyle Türkiye hükümetinin baskısı sonucu 1976 yılında ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve uzun yıllar Almanya’da sürgün hayatı yaşadı. Eserleri Türkiye'nin yanı sıra Suriye ve Irak gibi Kürt nüfusunun yoğun olduğu diğer ülkelerde de yasaklandı, ancak kasetleri gizlice elden ele dolaşarak Kürt halkının mücadelesine güç verdi.

Şivan Perwer, sanatını sadece müzikle sınırlı tutmadı; şairlik, yazarlık ve öğretmenlik de yaptı. Kürtçe yazdığı güçlü şiirlerle halkının duygularına tercüman oldu ve Kürt kültürünün korunmasında önemli bir rol oynadı. 1991 yılında Chris de Burgh, Madonna ve Rod Stewart gibi dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne aldığı "Simple Truth Live Aid" konseriyle uluslararası toplumun dikkatini Kürtlerin yaşadığı zorluklara çekti.

Perwer’in şarkıları, Kürt siyasi hareketinde en etkili araçlardan biri haline geldi. Kürt gençleri onun şarkılarıyla özgürlük bilinci kazandı, işgal ve asimilasyon politikaları altında ezilen milyonlarca Kürt, onun eserleri sayesinde özüne döndü, direnişe güç verdi ve mücadele ruhunu yeniden canlandırdı.

2004 yılında Fransa’nın en prestijli müzik ödüllerinden "Grands Prix du Disque et Audiovisuels" ödülünü alan Perwer, "Min bêriya te kiriye" albümüyle dünya çapında takdir topladı. Ayrıca kültürel faaliyetlerini sürdürmek ve Kürt müziğini evrensel boyuta taşımak amacıyla Frankfurt’ta kendi adını taşıyan uluslararası bir kültür vakfı kurdu.

2013 yılında, 37 yıllık sürgünün ardından Diyarbakır'a dönmesi Kürt toplumunda büyük heyecan ve duygu yoğunluğu yarattı. Dönüşü, Kürt siyasi hareketinin önemli bir aşaması olan Çözüm Süreci'ne sembolik bir destek olarak kabul edildi.

Bugün, Kürt müziğinin en güçlü sesi olarak kabul edilen Şivan Perwer, hala konserlerine devam etmekte ve eserleriyle yeni nesillere ilham vermektedir. Şivan Perwer, Kürt halkının direnişinin, umudunun ve kültürel zenginliğinin simgesi olarak tarihteki eşsiz yerini korumaktadır.

Mazhar Khaleqi: Kürt Müziğinin Efsanevi Sesi ve Kültürel Mirasın Bekçisi

Mazhar Khaleqi, Kürt müziğinin ve kültürünün dünya çapındaki en saygın temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. 9 Eylül 1938 tarihinde İran’ın Kürdistan bölgesindeki Senendec şehrinde dünyaya gelen Khaleqi, müziğe olan ilgisini henüz sekiz yaşındayken keşfetti. İlk eğitimlerini yerel müzik ustalarından aldı ve kısa sürede sesinin güzelliği ile tanınmaya başladı.

Khaleqi, çocukluk yıllarında Senendec radyosunda canlı performanslar sergileyerek geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. 1958 yılında Tahran Üniversitesi'ne fizik eğitimi almak için taşındığında, aynı zamanda Radyo Tahran'da müzik kariyerine profesyonel olarak devam etti. Bu dönemde Morteza Hannaneh, Mojtaba Mirzadeh ve Ali Tajvidi gibi İran’ın ünlü müzik ustalarıyla çalışarak sanatını daha da geliştirdi.

Mazhar Khaleqi’nin Kürt müziğine kattığı yenilikçi ve özgün yorum, geleneksel Kürt halk ezgilerini senfonik orkestralarla buluşturarak Kürt müziğini global bir platforma taşıdı. İran Devrimi sonrası ülkede müziğin kısıtlanması üzerine İran'ı terk eden sanatçı, Avrupa'ya yerleşti ve burada Kürt halkının müziğini ve kültürünü yaşatmaya devam etti.

Khaleqi, sanat yaşamı boyunca 150'den fazla Kürt halk ve klasik eserini kaydetti. Bu eserlerde Kürt halkının tarihsel acılarını, sevinçlerini ve kültürel zenginliklerini derin bir duygusallıkla dile getirdi. "Papuley Azadi" gibi unutulmaz eserleri, Kürtlerin kültürel kimliğini ve mücadelelerini simgeleyen marşlar haline geldi.

2003 yılında Kürdistan bölgesine geri dönen Khaleqi, Süleymaniye'de Kürt Kültürel Miras Enstitüsü'nü kurdu. Enstitü, Kürt kültürüne ait değerleri korumak, araştırmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla kurulmuştur. Enstitü bünyesinde yayınlanan onlarca kitap ve albüm, Kürt kültürünün korunmasında önemli bir kaynak oluşturmuştur.

Khaleqi’nin sanatsal katkıları, 2017 yılında prestijli Mamle Sanat Ödülü ile taçlandırıldı. Bu ödül, Kürt müziğine yaptığı derin katkılar ve yenilikçi çalışmalarının tanınması anlamına geliyordu. Ödül töreninde Khaleqi’nin Kürt müziğini evrensel boyuta taşıyan eserleri, kültürel mirası koruma yönündeki özverili çabaları özellikle vurgulandı.

Mazhar Khaleqi bugün yalnızca Kürt toplumu için değil, evrensel sanat camiası için de saygın bir isimdir. Kürt sanatını dünya sahnesinde temsil ederek, Kürt halkının kültürel mirasını koruyup gelecek nesillere aktaran Khaleqi, müziğiyle sonsuza dek hatırlanacak bir simge haline gelmiştir.

Mem Ararat: Kürt Müziğinin Özgün Sesi ve Direnişin Sanatsal İfadesi

Mem Ararat: Kürt Müziğinin Özgün Sesi ve Direnişin Sanatsal İfadesi

Mem Ararat, Kürt toplumunun öne çıkan sanatçılarından biri olarak, müziğiyle yalnızca dinleyicilerinin kalbine dokunmakla kalmıyor, aynı zamanda Kürt kültürünü ve dilini dünyaya tanıtarak önemli bir kültürel köprü kuruyor. 17 Eylül 1981 tarihinde Mardin’in Dêrika Çiyayê Mazî bölgesindeki Girkê Şêxê köyünde doğan Ararat'ın yaşamı, göçler ve politik mücadelelerle şekillenmiş bir serüvendir.

Ekonomik ve siyasi koşullar nedeniyle ailesiyle birlikte sürekli göç etmek zorunda kalan Ararat, çocukluk yıllarında eğitimini yalnızca ilkokul seviyesinde tamamlayabildi. Ancak müziğe olan ilgisi ve yeteneği bu zorlu yaşam koşullarında dahi her zaman varlığını korudu. 2007 yılında Mardin'in Kızıltepe ilçesine yerleşen Ararat, tarım, inşaat ve ticaret gibi işlerde çalışarak yaşamını sürdürürken, müziğe olan tutkusunu asla kaybetmedi.

Ararat, profesyonel müzik kariyerine 2014 yılında başladı. Kısa sürede Kürt müziğinde kendine has bir tarz oluşturarak, eserlerinde Kürt dilinin ve kültürünün zenginliğini vurguladı. Yayımladığı albümler ve şarkılar sayesinde Kürt toplumunun yaşadığı duygusal ve toplumsal gerçeklikleri dünya sahnesine taşıdı. Özellikle "Quling Ewr û Baran" (2014), "Kurdîka" (2016), "Xewna Bajarekî" (2018), "Niştiman" (2019) ve "Pesna Evînê" (2020) albümleri geniş kitleler tarafından büyük ilgi gördü.

Ararat'ın şarkı sözleri, derin edebi ve şiirsel bir dokuyla örülüdür. "Payîz" adlı şarkısında, sonbaharın hüznünü aşkın ve ayrılığın metaforu olarak ustaca kullanan sanatçı, "Zozan" adlı eserinde ise dağları ve doğayı, özgürlüğün ve direnişin sembolleri olarak dinleyicilerine sunar. "Ji Evareke Amedê" şarkısında, Diyarbakır'ın akşamlarını, tarihi ve kültürel derinliğiyle dokuyarak, dinleyenleri adeta bir şiirsel yolculuğa çıkarır.

Mem Ararat'ın müziği, politik baskılara karşı da direnişin bir sembolü oldu. 2020 yılında Türkiye hükümeti tarafından Mersin, Diyarbakır ve Bursa gibi kentlerde vereceği konserlerin yasaklanması, sanatçının Kürtçe eserler seslendirmesinden kaynaklandı. Bu yasaklara rağmen Ararat, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada "Bu engellemeler Kürtçe şarkılarımızı her lehçede söylememize engel olmayacak!" diyerek müzikteki direnişini sürdürdü ve Kürt toplumunun sesi olmaya devam etti.

Bugün Mem Ararat, Kürt müziğinin uluslararası platformlarda tanınmasında ve Kürt dilinin korunmasında önemli bir figür olarak kabul ediliyor. Ürettiği müzik, genç Kürt kuşağına ilham verirken, Kürt kültürünün dünya sahnesinde temsil edilmesine katkı sağlayan güçlü bir ifade aracı olarak varlığını sürdürüyor.

tr_TRTurkish