Çinli bir akademisyen Rudaw’a yaptığı açıklamada, Kürtleri sadece bölgedeki bir “azınlık” olarak görmekten vazgeçilmesi ve Kürdistan Bölgesi’nin kurulması ile elde edilen özerkliğin, Irak bağlamında “büyük bir başarı” olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Pekin Üniversitesi’nde görev yapan ve araştırmalarını 1958-2003 yılları arasındaki Kürt siyasi tarihi üzerine yoğunlaştıran Ruiheng Li, şu ifadeleri kullandı:
“Kürtleri yalnızca bir azınlık olarak düşünmemeliyiz. Evet, dört ülkeyle (Türkiye, İran, Irak, Suriye) sınırlı bir perspektiften bakarsak sayıca az olabilirler. Ancak Kürdistan’ın tamamına baktığımızda, aslında çoğunluğu oluşturuyorlar ve bölgede daha büyük ve uzun soluklu bir rol oynuyorlar.”
Li, Kürtlerin Irak içindeki siyasi başarısını, bölgedeki önemlerinin bir göstergesi olarak değerlendirdi:
“Bence Kürt meselesine dair yapı bütünüyle değişti. [Kürdistan Demokrat Partisi'nin kurucusu] Mela Mustafa Barzani, Sovyetler Birliği’nden Irak’a döndü ve KDP, Abdülkerim Kasım tarafından kabul edildi. O dönemde Kürt halkının siyasete katılımı için tüm ortam ve koşullar açılmıştı.”
Li, bu yılın Kürt meselesinin Irak’taki geleceği açısından “yeniden düşünülmesi gereken çok önemli bir yıl” olduğunu ifade etti.
2003’teki ABD işgalinin ardından Kürt siyasetindeki dönüşüme de değinen Li, bu dönemin Kürtlerin hakları ve yönetişimi açısından bir dönüm noktası olduğunu söyledi:
“Kürtler, yönetim ve parlamentodaki meşru haklarını kazandılar,” diyen Li, Kürdistan Bölgesi’nin özerk bir yapı olarak kurulmasının Kürt siyasi tarihi açısından büyük bir dönüm noktası olduğunu belirtti. 2003 öncesi ve sonrası süreçlerin birlikte ele alınarak Kürt öz yönetiminin evriminin tam anlamıyla kavranabileceğini vurguladı.
Gelecek araştırmasında Kürdistan’daki bağımsızlık referandumu gibi savaş sonrası gelişmelere odaklanacağını da sözlerine ekledi:
“Bir sonraki aşamada savaş sonrası gelişmeleri, örneğin bağımsızlık referandumunu daha fazla ele alacağım,” dedi.
Li, Çin akademisinde Ortadoğu çalışmalarının henüz gelişme aşamasında olduğunu, geçmişte araştırmaların büyük oranda “çoğunluk meselelerine” — Arap, Fars ve Türk çalışmalarına — odaklandığını belirtti.
“Bu bakış açısını çoğunluk merkezli olandan azınlık merkezli olana kaydırmalıyız,” diyen Li, Kürtler gibi yeterince temsil edilmeyen halkların bölgesel araştırmalarda daha fazla yer bulması gerektiğini savundu.
Son olarak şunu vurguladı:
“Çünkü Kürdistan’a baktığımızda, Kürtler artık yeni bir çoğunluk haline geliyor.”